HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu: Bu savaş, israil-İran savaşı değil israilin insanlıkla savaşıdır!
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, katıldığı bir programda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Yapıcıoğlu, işgal rejimi israilin İran’a yönelik saldırılarıyla ilgili, “Bu savaş israil-İran savaşı değil israilin insanlıkla savaşıdır.” ifadelerini kullandı.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Rûdaw Türkçe YouTube kanalında “Gel Anlat” programının konuğu oldu. Yapıcıoğlu, gündemdeki birçok konuya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Yapıcıoğlu, işgal rejimi israilin İran’a yönelik saldırılarıyla ilgili, “Bu savaş israil-İran savaşı değil israilin insanlıkla savaşıdır.” şeklinde konuştu.
“Zamanı geldiğinde bir şekilde Türkiye'yi de dâhil edecekler”
Siyonizmin dünyanın en tehlikeli ırkçılık pratiği olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, işgal rejimin İran’a saldırılarına ilişkin, “Hedef hem İran'dır, hem Türkiye'dir, hem Irak'tır, hem Ürdün'dür. Bugün belki Ürdün, İran'dan atılan füzeleri kendi toprakları üzerinde düşürmek için siyonist terör rejimine yardım ediyor ama aslında Ürdün de hedeftedir. Çünkü onlar bir şeye inanıyor; onların bir inancı vardır. Arz-ı Mev'ud dedikleri bir alan vardır ki bunun içerisinde Kürdistan bölgesinin bütün toprakları da giriyor; İran'ın bir kısmı, Türkiye'nin önemli bir kısmı, Suriye'nin tamamı, Ürdün ve Irak'ın da neredeyse tamamı bu Arz-ı Mev'ud dedikleri toprakların içerisinde… O toprakların kendilerine Allah tarafından vadedildiğine inanıyorlar. “O topraklarda biz hâkimiyet kuracağız” diyorlar. Bunu da gizlemiyorlar, çok açık söylüyorlar. Dolayısıyla bu bir zaman meselesidir, olup olmayacağı meselesi değil. Biz o gün de söyledik: İran'a saldırı bir zaman meselesidir. Zamanın geldiğine inandıkları anda saldıracaklar. Bunun için herhangi bir bahaneye de ihtiyaçları yok; saldırmayı düşündükleri anda saldıracaklar. Türkiye'yi de savaşın içerisine dâhil etmeyi düşündükleri zamanı geldiğinde bir şekilde Türkiye'yi de dâhil edecekler.” ifadelerini kullandı.
“Yahudi’nin anladığı tek dil güçtür”
Türkiye’nin bu hususta tedbirlerini artırması gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, “Yahudi’nin anladığı tek dil güçtür. Eğer size saldırdığında onun da canının ciddi bir şekilde yanacağını anlarsa, size saldırmaktan vazgeçer. Başka türlü onu durduracak herhangi bir ahlak kuralı, herhangi bir hukuk kuralı, herhangi bir uluslararası teamül falan yoktur. Kimse kendini aldatmasın. Ama sizin elinizde yeterince güç varsa, size saldırdığında onun canının yanacağını bilirse, size saldırmaz; belki de dost geçinmeye çalışır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Dünya barışına en büyük tehdit siyonizmdir”
“Türkiye, insanlıktan yana durmalı” diyen Yapıcıoğlu, “Bu savaş israil-İran savaşı değil; tıpkı bir sene önce başlayan savaşın israil ile Hamas savaşı olmadığı gibi. Bu, israilin insanlıkla savaşıdır. Siyonist yapı, bölge barışına en büyük engeldir. Bölgede onlar var olduğu ve bu zihniyete sahip oldukları müddetçe asla bölgeye huzur ve barış gelmeyecektir. Dünya barışına da en büyük tehdit yine siyonizmdir. Dolayısıyla Türkiye, insanlıktan yana durmak zorundadır. Aslında insan olan herkes –sadece Müslümanlar da değil– insan kalabilen herkes, vicdan sahibi herkes tehlikenin farkına varmalı ve bu tehlikenin dünyayı ateşe attığını görmeli ve bu ateşi söndürmek için herkes, elindeki su kovasının büyüklüğü neyse, o suyu bu ateşin üzerine dökmelidir.” şeklinde konuştu.
“Kürt meselesi ile şiddet sorunu bir biriyle karıştırılmamalı”
“Terörsüz Türkiye” Sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, silah ve şiddetin bir hak arama yöntemi olmadığını belirtti.
Kürt meselesi ile şiddet sorunun bir biriyle karıştırılmaması gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, Kürt meselesinin çok boyutlu olduğunu ve bunun göz ardı edilmesi durumunda sürecin tıkanabileceği uyarısında bulundu.
Hükümete de uyarılarda bulunduklarını belirten Yapıcıoğlu, “Ben PKK'li değilim, benim elimde silah da yok. Ama eğer benim talep ettiğim bir hakkı bana tanımak için, benim irademin dışında bir şey istiyorsanız benden, mesela PKK'nin silah bırakması şartına bağlıyorsanız buna hakkınız yok. PKK'nin elindeki silahı ben ona bıraktıramam; ne ben ona söz geçirebilirim, ne de zorla alabilirim. Öyleyse niçin PKK'li olmayan –hatta PKK'nin kendisine zarar verdiğini düşünen, ciddi bir şekilde PKK'den mağdur olmuş olan– çok geniş halk kitleleri var? Bunların meşru ve makbul talepleri var. Bunları niye PKK’nin silah bırakma şartına bağlıyorsunuz?” diye konuştu.
“Bir Türk'ün ne hakkı varsa, Kürt aynı hakkı istiyor”
“Kardeşliğin edebiyatını yapmakla yetinmeyelim.” diyen Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Kardeşliğin hukukunun tahakkuk etmesi lazım, yerine gelmesi lazım. Bu hukuk nedir? O hukuk: Senin neyin varsa, kardeşinin de olsun. Bir Türk'ün ne hakkı varsa, Kürt aynı hakkı istiyor; ne eksik ne fazla. Madem bu devleti beraber kurdu dedelerimiz, madem yüz sene önce Kurtuluş Savaşı'nda birlikte cephede savaştılar, yan yana şehit düştüler, madem birlikte bu vatanın müşterek sahipleridirler. Türkler buraya geldiğinde Kürtler zaten buradaydı.”
“Hiç kimse ne etnik kimliğinden ne de inancından dolayı dışlanmamalı”
Yapıcıoğlu, kardeşlik hukukun anayasaya yansıması gerektiğini ifade ederek anayasada etnik temelli vurguların yer almaması gerektiğini belirtti. Yapıcıoğlu ayrıca, anayasanın ideolojilerden arınmış olması gerektiğini belirterek, “Hiç kimse ne etnik kimliğinden ne mezhebi kimliğinden ne de inancından dolayı dışlanmamalı, haksızlık görmemeli. Yani ne ötekileştirilmeli, ne de kayırılmalı.” dedi.
“Ana dilde eğitim bu memleketi bölmez”
Anadilde eğitimin sadece Kürtler için değil herkes için temel bir hak olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, “Siz irade ortaya koyarsınız; dersiniz ki: 'Ben bunu hak olarak tanıyorum; bunun hazırlıklarına da başlıyorum. Planladık; hedef olarak 5 yıl sonra isteyenler kendi ana dilinde eğitim alabilecekler.' Bu memleketi rahatlatır. Resmi dili herkes öğrensin. Ama ana dilde eğitim bu memleketi bölmez. Bu memleketin farklı unsurlarını birbirine karşı kışkırtmaya çalışan, kötü niyetle onları birbirine düşürmeye çalışan insanların elindeki kozu almış oluyor.” şeklinde konuştu.
“Biz, bütün siyasi partiler arasında diyalog olması gerektiğini söylüyoruz”
Yapıcıoğlu, soru üzerine DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na katılma ihtimaline dair, “Biz, bütün siyasi partiler arasında diyalog olması gerektiğini söylüyoruz. Elbette farklılıklarımız olabilir; bizim AK Parti ile de farklı düşündüğümüz pek çok nokta var; MHP ile bizim farklı olduğumuz pek çok nokta var. Ama nihayetinde aynı birlik içerisinde, Cumhur İttifakı çatısı altında birlikte seçimlere girdik.” açıklamasında bulundu.
“MHP mi DEM Parti'ye yaklaştı ideolojik olarak, yoksa DEM Parti mi MHP'lileşti?”
Yapıcıoğlu konuşmasının devamında, Malazgirt’te Devlet Bahçeli ile fotoğrafını hatırlatarak, “Malazgirt'te Sayın Bahçeli ile yan yana olmamızı şiddetle eleştiren DEM Parti, bayramlaşma ziyaretlerinde MHP ile bayramlaştılar. Ne oldu? MHP mi DEM Parti'ye yaklaştı ideolojik olarak, yoksa DEM Parti mi MHP'lileşti? Hangisi? Bence hiçbirisi de değil.” ifadelerini kullandı.
“Rojavalıya kurban eti götüren Yasin Börü ve arkadaşlarını dünyanın görüp görebileceği en vahşi şekilde katledenler, bize diyorlar ki: 'Siz Rojava için ne yaptınız?'”
Rojava’daki çatışmalara ilişkin birçok açıklama yaptıklarını belirten Yapıcıoğlu, Rojava’daki durum ile Gazze’deki soykırımın kıyas edilmesinin yanlış olduğunu vurguladı.
Rojava konusunda partilerini eleştiren kesimlerin eleştirilerinin yersiz olduğu değerlendirmesinde bulunan Yapıcıoğlu, “Rojava'daki zulümden, oradaki katliamdan kaçıp buraya gelen insanlar aç kalmasın diye Rojavalıya kurban eti götüren Yasin Börü ve arkadaşlarını dünyanın görüp görebileceği en vahşi şekilde katledenler, bize diyorlar ki: 'Siz Rojava için ne yaptınız?' Siz ne yaptınız konuşmaktan başka? Siz sadece konuştunuz! Biz onların elinden tuttuk. Biz yapılan işlerin, katliamların, zulüm olduğunu söyledik de... Ama biz sadece konuşmakla kalmadık. Biz fiilen de oradaki kardeşlerimizin elinden tutmaya çalıştık.” dedi.
“Türkiye, Amerika ile anlaşırsa, sizi bozuk para gibi harcar.”
Kamışlo’daki konferansa davet edilmeleri halinde katılacaklarını belirten Yapıcıoğlu, Suriye, Irak veya İran’daki Kürtlerin statülerine kendilerinin karar vermesi gerektiğini ifade etti. Geçmişte PYD’ye uyarılarda bulunduklarını ifade eden Yapıcıoğlu, “Bakın şu anda Amerika size silah veriyor, size istikamet veriyor. Siz, Amerika'yı kendinize dost zannetmeyin. Bakın Amerika sizi, Türkiye'yi kendi çizgisine çekmek için bir sopa olarak kullanıyor. Yarın bir gün Türkiye, Amerika ile anlaşırsa, sizi bozuk para gibi harcar. Bunun farkında olun; bunu bilin.' Yani mesela Rojava'da oradaki özerk yapı oluştuğunda... İnsanların çocuklarını aldılar; neye göre yetiştirdiler? Onları kendi ideolojilerini onlara zerk ettiler. Müslümanın çocuğunu aldı, ateist yaptı. Bu zulümdür. Suriye'deki insanlar, Amerika ile Türkiye'nin varacağı anlaşmaya göre oradaki durumun şekilleneceğini bilmeliler.” diye belirtti.
Suriye’de PYD yönetimin baskıcı tutumunu ve siyasi suikastları hatırlatan Yapıcıoğlu, “İnşallah bundan sonra bu olaylar tekrar etmez. Şimdi oradaki insanlar kendi gelecekleriyle ilgili karar verirler. Ne istediler, hangi yönetim modelini istediler? Onlar kendileri karar vermeli; ama özgürce karar verebilmeli. Silahların gölgesinde, birilerinin dayatmasıyla değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’ye “Irak ve Suriye’deki Kürtlere kardeş olduğunuzu gösterin” tavsiyesi
Yapıcıoğlu, hem Suriye’deki hem Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki Kürtlerin durumuyla ilgili hükümete tavsiyelerde bulunduklarını ifade ederek, “Oradaki insanlara kardeşlik elinizi uzatın; kardeşleriniz olduğunu bilin. Siz bölgenin güçlü bir ülkesi olarak onlara hamilik yapın. Onlara kardeş olduğunuzu gösterin, hissettirin ve o kardeşliğinizin gereğini yerine getirin. Bundan zararlı çıkmazsınız. Aynı şeyleri biz mütemadiyen söylüyoruz.” dedi.
“Birisi sırf kadın olduğu için ona görev vermekten çekinmeyiz”
HÜDA PAR’daki kadın siyasetçilerin varlığına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “Bizim genel idare kurulu üyesi kadınlar var; kadın genel başkan yardımcımız var, milletvekili adaylarımız vardı; belediye başkan adaylarımız vardı; belediye meclis üyesi adaylarımız vardı. Birisi sırf kadın olduğu için ona bir görev vermeyiz; ya da birisi sırf kadın olduğu için ona görev vermekten de çekinmeyiz.” ifadelerini kullandı.
“Vergi vermeye gücü yetmeyenler vergi vermesinler”
Yapıcıoğlu, HÜDA PAR’ın ekonomiye bakışı ve işçi haklarına yönelik ise şöyle konuştu: “Biz işçinin alın teri kurumadan onun hakkının teslim edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Şu andaki mevcut sistem, maalesef hep dar gelirlinin, yoksulun aleyhine çalışıyor. Mesela biz şunu söylüyoruz: 'Asgari ücretli birisinden vergi almak doğru bir şey değil.' İnsanlar kazandıklarını harcarken bir daha vergi veriyorlar. Asgari ücreti kazanırken vergi vermiyor; ama harcarken vergi veriyor. Çok kazanan çok versin; az kazanan az versin. Vergi vermeye gücü yetmeyenler vergi vermesinler. Hiçbir şey yapmayan, parasını faize yatıran insanlar ülke ekonomisine, yatırıma, üretime hiçbir katkıda bulunmadan kaymağı alıyor götürüyor; yağsız tabakada işçiye kalıyor; onlar da karnını doyurmakta zorlanıyor.”
“İnancı ne olursa olsun, o benim muhatabımdır”
2023 Yerel Seçimlerinde Dersim’de aday gösterdiklerini ve her inanca ve etnik kimliğe hitap ettiklerini belirten Yapıcıoğlu, “Kimse kimseyi zorlamamalı… İnancı ne olursa olsun, o benim muhatabımdır. Ben yönetime geldiğimde ona da hizmet götürmekle mükellefim –hem de hiçbir ayrımcılık yapmadan. 'Sen benim gibi inanmıyorsun', 'sen benimle aynı dili konuşmuyorsun', 'senin teninin rengi benimkinden daha açıktır ya da daha koyudur' diye hiçbir şekilde hizmet kalitesini etkilemez. Sadece hizmetle ilgili değil; kanun karşısında herkes eşittir; herkese eşit muamele yapılır." ifadelerini kullandı.